2010 yılından kalan son bir haftalık iznimi değerlendirmek adına internette turlarken, yoğunlaştığım, Afrika ve safari olmuştu. Ancak mevzubahis olan rakamları görünce tek başıma böylesi bir serüvene atılmak çok çekici gelmemiş ve vazgeçmiştim. Kayak yapmak için Bulgaristan turuna katılmaya karar verdim. Fakat tarihi işim için riskliydi. Bir hayli çaba sarf ederek ayarlamaya çalışsam da olmadı. Gidesim vardı, kara kara düşünürken, bir mail aldım. 30/11/2010
Berrin Hanım Merhaba,
Belki bu organizasyonumuz ilginizi çeker diye gönderiyorum. Selamlar sevgilerle Nurcan. Şaka gibi AFRİKA- KENYA – MASAİ MARA SAFARİ VE MT. KENYA TREK. Üstelik rehber Tunç Fındık eşliğinde. Gözlerimin yansıttığını arkadaşlarımın bakışlarından izlemek büyük keyifti. Çocuklar gibi katıksız mutluydum. Evet evet ne yapıp edip gitmeliydim. Yine de işi sağlama alıp gerçekten Tunç’ la gidip gitmeyeceğimizi, bedensel gücümün ve sahip olduğum malzemenin yeterli olup olmayacağına dair Nurcan’a bir kaç soru yönelttim.
Nurcan hanım Merhabalar!
İlk önce geziyi haber verdiğiniz için teşekkür ederim. Zamanlamanız süperdi. Bugün bir başka organizasyon için karar vermem gerekiyordu. Fikrimi çeldiniz.. Ancak size bazı sorularım olacak.
-Rehberimiz kesin olarak sevgili eşiniz Tunç Fındık mı?
-Çok üşümem sebebi ile bu bir kış tırmanışı değil de açıklamalarınızdan da anladığım, daha ziyade Ağustos Ağrı tırmanışı gibi gözüküyor doğrumudur?
-İstanbul’daki toplantınıza katılmam çok zor katılmazsam olur mu?
-Kapsamlı sigorta derken, özel sağlık sigortam var yeterli olur mu? Şimdilik önceliğim olan sorularım bunlar. Cevabınızı rica ediyorum.
Selamlar-Sevgiler
Cevap gecikmedi.
Berrin Selamlar,
İlgine çok teşekkür ediyoruz.
-Evet , rehber benim, Tunç Fındık.
-Evet zaten güney yarım kürenin yazında ve en iyi döneminde orada olacağız ve 5000m. lik Peak Lenana’ya çıkarken en fazla Ağrı dağı yaz koşulları kadar soğuk veya karlı olur.
-Toplantıya katılmasanız da olur, bu daha çok sosyal kaynaşma ve ekibin birbirini tanıması açısından iyi oluyor.
-Sağlık sigortası olması önemli, seyahat sigortasını zaten biz yaptıryoruz.
Şimdilik bu kadar.
Teydini bekleriz, daha fazla sorular için lütfen çekinmeyiniz.
Selamlarla,
Tunç Fındık ve Nurcan Demirel
Cevap için teşekkürler. Ben uçak rezervasyonumu yaptırdım. Şu an için bir mani çıkmadığı takdirde geliyorum. Görüşmek üzere, sevgi ve sağlıcakla kalın.
Berrin Selam tekrar,
Biz henüz uçak rezervasyonunu yaptırmadık. Belirttiğimiz uçuşa yaptırdınız rezervasyonu değil mi?
Tamamdır, diğer detayları paylaşmak üzere o halde,
Sevgiler
Nurcan
Bu cevaptan sonra arkadaşlarımla aceleciliğime bir hayli eğlendik. Karar vermiştim gidiyordum. Bundan sonrası oluşumu sağlamak adına gereken koşulları sağlamam lazımdı.Telaşlı günlerim başladı.Eksikler,aşılar,ilaçlar,iş yerinden izin ve işin mali bölümü.. ve pek tabii çaktırmadan ufak ufak anneme durumun izahı.Tabii ki üstü kapalı..Aşıları,kullanılacak ilaçları bilecek olsa yolculuğum riske girebilir,gitsemde ruhumun huzursuzluğunda yolculuk beni mutsuz ederdi. Mail trafiği devam ederken programa Kilimanjaro da ilave edildi. Program bir haftadan toplam onyedi güne çıkmış ve pek tabii ki maliyeti de artmıştı.Kafam karıştı. İşten izin ve maliyet…İki seçeneğim vardı ya Mount kenya-safari ya da Kilimanjaro. Hiç ikisini bir arada düşünmemiştim. Ablama sorduğumda,
Ben olsam safarili olan programı tercih ederim demişti.
Sonrasında Adog’un bir Pazar etkinliğinde dostum Neslihan’a sordum.
O da ‘ben olsam Afrika’nın çatısını tercih ederim’ dedi.Aklım iyyice bulandı..Ve ertesi gün imdadıma Nurcan yetişti. ‘Berrin istiyorsan kolaylık sağlarız ikisinede gel ‘deyince yine ani bir kararla iki programı da onaylamış buldum kendimi. Yaşasııın hem Kilimanjaro’ya gidecektim hem de Afrika’nın arzu ettiğim doğasını yaşayabilecektim. İşte böylesi bir kargaşadan sonra koşuşturmaca ile geçen hazırlık safhaları…Artık Ağrı Dağı’ndaki gibi kimseyi tanımıyor olmak, Kaçkar’daki gibi yanlızlığın keyfini sürmek gibi zihnimi yiyen düşünceler barındırmıyordum. Hayat bana büyük bir şans sunmuştu ve keyfini sürecektim. Suyu çok sevdiğimi biliyorsunuz, bıraktım istediği gibi aksın….Mücadele etmeyecektim…..
Buraya kadar yazdıklarımı okuyan Senem, amma açık anlatmışsınız dedi. Allah’ın bildiğini, kuldan esirgemek her zaman bana anlamsız gelmiştir. Belki samimiyetimizi kaybettiğimiz ve görmek istedikleri gibi görünmek adına birbirimizden uzaklaşıyoruz. Küçümsenmek mi korkumuz. Varsın öyle olsun….. Ben yine de samimi olmaktan yanayım. Üstelik bu geziye başlamadan önce , böylesi dostluk ve arkadaşlık üzerine kaos yaşarken,bu maceraya başlangıç yapıyordum.Hissim ,aniden karşıma çıkan bu yolculuğun bana enerji vereceğini söylüyordu.
Böylelikle 22 Ocak’ta maceram başladı. Koşuşturmalı uçak aktarmasından sonra alelacele yetiştiğim Kenya uçağı bekleme salonunda ekiple tanıştım. Nurcan Demirel, Tunç Fındık, Gülşen Ördek, Yücel Tanyeri, İbrahim Kaplan, Alaattin Demirel ve Ali Haydar Elveren. Üç gün boyu keyifli safari programının ardından, öncesinde Kili’ye çıkmış olan Yücel Hocam bizden ayrıldılar ve kalan ekip Mount Kenya (4985m) tırmanışını gerçekleştirdik. Boyumuzca bitkilerin arasında yürürken farklı renkte bir bulut göğü kaplamaya başladı. Biz de doğruca oraya doğru ilerliyorduk. Yaklaştıkça bunun bir orman yangını olduğunu gördük. Yerel rehberlerimiz, ısrarla bizi onun içinden geçmeye yönlendirirken, Tunç ani bir kararla bizim geri dönmemiz gerek-tiğini söyledi. Rüzgar yön değiştirmiş ve alevler hız kazanmıştı. Tunç koşun dedi ve yaklaşık 2,5 saat boyunca yangından kaçmak için zirve sabahı koşuyorduk. Bir ara yangından değil kalbimin atış hızından öleceğimi zannettim. Ben durunca Afrikalı elimden tutup beni tekrar koşturuyordu. Bu arada Tunç ve Nurcan helikopter yardımı istediler. Halimizi görmeliydiniz. Batonun ucunda montlarımız hoplayıp zıplayıp kendimizi pilota göstermeye çabalıyorduk. Sen kalk geziye gel Afrika’nın ormanında yangından kurtulmayı bekle. Gerçekten durumumuz trajikomikti. Tunç’un doğayı okuması ve hissetmesi sayesinde kurtulduk. Yerel rehberlerin fikri ile hareket etmiş olsaydık,ben size bu satırları yazıyor olamayacaktım. Sağolasın Tunç Fındık her zaman dualarımda olacaksın.
Helikopter bizi Nanyoki’ye yakın bir yere bıraktığında hepimiz Kili konusunda git geller yaşamaya başlamıştık. Tunç burada bırakır devam etmez isek etkisinden kurtulamayacağımızı belirtti. Kriz yönetimindeki liderliğini görünce, hepimiz birden kendimizi tekrar Kilinin hülyalarında bulmuştuk.
Akabinde gruba dahil olan Abdullah Gündüz, Ozan Erkan ve Mustafa Kalaycı ekibi ile bize katıldılar. (Zeren Altınok, Fırat Öztürk, Ulaş Öztürk) Kili için 11 kişi olmuştuk ve hepimiz 4 Şubat sabahı Uhuru Peak (5895m) zirvede yerimizi aldık. Zirve öncesi, yol boyu yürürken ara sıra alıp başımı gittim. Zenci birilerine denk düşmediğiniz sürece, kendi dağlarınızda yürüdüğünüzü zannedebilirdiniz. Sonrasında kontrolsüzce dönüp arkayı kontrol ettiğimi farkettim. İstesek de bir başınalığı sevmiyoruz galiba. Gelecek belirsiz ama ardımızdaki geçmiş güvencemiz. Arkadaşlarımı bekliyorum ve onlarla yoluma devam ediyorum.
Aynı gün yaklaşık 100 kişi daha bizimle Kili zirveyi gerçekleştirdi. Geçiştirerek anlattığımı zannetmeyin. Ayrıntıları fotoğraflarla ve altına kendimce yazdığım notlarla size yaşatmaya çalıştım. Bunu yapmaktaki maksatım sizin de yolunuz Afrika’ya düşerse kendi hikayenizi etkilemeden yaşamanızı sağlamaktı. Zira bizim başlangıç aşamamızda, tırmanışı gerçekleştiren yabancı bir ekip öyle bir betimleme yapmıştı ki topukları yağlayıp kaçmamız gerekirdi.
17 günlük programımızdan korkunç bir keyifle döndüm. Hafızamda kalan, üniversite dönemlerimde attığım içten kahkahalarıma Afrika’da tekrar kavuşmak oldu. Tabii bu konuda partnerim Gülşen’in hakkını yememeliyim. Baştan acaba nasıl biridir diye düşündüğüm Tunç Fındık. Bir insan bilir de bu kadar mı mütevazi ve samimi olur. Egonun kelime anlamını bildiğini zannetmiyorum. Mustafa Kalaycı ile paylaşım ve dostluklarını,bize yardım için paslaşmalarını görmenizi isterdim. Kili’ye çıkarken daha ziyade Tafa ile yürüdük. Ancak gördük ki zirvede Tunç bizi bekliyor onun eşliğinde de inişe geçtik. Dilerim Allah dostluklarını daim etsin. Bu arada ,organizasyonun mimarı Nurcan Demirel’i de kusursuz işleyiş için kutlamak isterim.
Yolculuğun başında, bilgim olmadan, beni Tafa’ya emanet eden Yonca Yamantürk’e ve Tuğrul Bey’e yürek dolusu sevgiler. ‘Berrin’e dikkat et’ Bu benim için ne kadar değerli bilemezsiniz. Tafa’ya gelince mütevazilikte ve samimiyette o da bir numara diyebilirim. Herkesi bir bir anlatmayı inanın çok isterdim ancak bizi ve ekibi tek bir cümle ile özetlemek gerekirse.”Ekmeğimizi böldük de yedik, suyumuzu kaynattıkta içtik’ Tüm arkadaşlarıma huzurunuzda teşekkür ediyorum. Başlarken sorguladığım gerçek dostluğu ve paylaşımın var olduğunu bana yaşattılar. Sırada ne mi var? Hayırlısı ile Mart ayı ikinci haftası İzmir’imdeki imza günüm için çalışmalar ve ikinci kitaba hız vermek…Yani bir süre dağlardan uzağım ama söz vermiyorum:)
Sevgiyle ve sağlıcakla kalın.
Last modified: Temmuz 11, 2022